Halkımızın yaşadığı acılar her yüzyılda olduğu gibi, günümüzde de yaşatılmaya çalışılmakta ve bir kadermiş gibi halkımıza dayatılmaktadır. Karanlık tanrıları, yaşam dirençleri güçlü olan bu halkın yaşam tutkularını bitirmekten ve özgürlüğe en yakın olduğu anlarda yine tarihi darbelerini vurmaktan geri durmamışlardır. Çünkü Kürt halkı, tarihi direniş destanlarıyla tüm karanlık güçlerin korkulu rüyaları olmaktadır. Mezopatamya’daki mozaik, sistemin çökmüş tüm kalıntılarını açığa çıkarmakta, tüm kirli ve çirkin yüzlerini deşifre etmektedir. Bu mozaiğin öncü gücü, bugün, Kürt halkı ve onun dirilişini eylemselleştiren Kürt gençleri olmuştur. Önderliğin yaratmış olduğu yaşam felsefesi ve mücadele ruhuyla ruhlarını tazelemiş olan Kürt gençleri, geleceği kendi elleriyle yaratmanın olgunluğuna erişmiştir. 30 yıllık mücadele içerisinde karşımıza çıkan destansı kahramanlık eylemleri bunu ortaya koymuştur. Düşman bu gerçekliği bilmekte ve önünü almak için daha çok çaba sarf etmektedir.
Bagok arkadaş, böylesi bir gerçekliğin yaşanıldığı bir yer olan Mardin’den mücadeleye katılan bir arkadaştı. Karanlık tanrılarının Önderliğimizi esaret altına almasından sonra, karanlığa karşı aydınlık diyenlerin, yeniden dirilme diyalektiğinden filizlendi. Katılımını Ömeryan alanından yaptı. Yine oraya geri dönüp halkına dayatılan inkar ve imhaya karşı kendini bir kalkan yapmak istiyordu. Temel eğitimini Botan sahasında gördü. Geri çekilme sürecinde Kandil’e geçerek buradaki çalışmalarda da aktif rol oynadı. 2000 yılında YNK savaşında, işbirlikçiliğin ve ihanetin çirkin yüzünü gördü ve onunla savaştı. Halkına karşı geliştirilen yönelimlerin, Kürt işbirlikçilerinin elleriyle nasıl yürütüldüğünü gördü ve mücadele gerekçesinin çok geniş olduğunun farkına vardı. Mücadele artık onun için kaçınılmazdı. Kendini daha güçlü bir şekilde ortaya koyacağı alan olan Botan alanına kendisini önerdi. Mardin’e gidip bitirilmeye çalışılan bir halkın koruyucu duvarı olarak mücadele etmek istiyordu. Sadece Önderlik değil, Kürt halkı ve geleceği de esir alınmıştı. Büyük bir savaşçı olarak düşmanı bertaraf etmek ve halkına özgürlükler alanı yaratmak istiyordu.
Düzenlemesi Gabar’a yapılan Bagok yoldaş, bir süre orada kaldıktan sonra 2003’te Kerboran’a geçti. Yine 2003 Haziran’ında Mardin’in Ömeryan alanına geçti. Kısa zamanlar içerisinde halkıyla buluşma ve halkının bir neferi olma yolunda hızla ilerliyordu. Gider gitmez halkla büyük bir bağlılık geliştirmiş ve ilişkilerinde belli bir düzeyi yakalamıştı. Halk çalışmalarında öncü rolü elden bırakmamıştı. Bir işi başarıya ulaştırmak için büyük bir ısrar ve çaba gerekiyordu. Ve Bagok arkadaş gerekeni yaptı. Zaten ısrarcılığı, en çok göze çarpan bir özelliğiydi. Israrlı olmak başarıyı yakınlaştırmaktı. Ve başarıyordu da. Esprili yönüyle insanları coşkulandıran, mütevaziliğiyle insanlara öğreten bir arkadaştı. Bu özellikleriyle halkın gönlünde yerini almıştı. Kendisini kabul ettirmenin yollarını iyi biliyordu. Çünkü o doğallığı yakalamış bir arkadaştı. Kendini bu derecede katmak, insana, bir insanın yapabileceklerinin sınırlarının olmadığını gösteriyordu. Amacına tutku derecesinde bağlılık, onu erişilmez kılıyordu. Herkesin onu sevmesi, onun ulaşılması gerekilen büyük bir sevgiye sahip olduğunu gösteriyordu. O sevgiye ve bağlılığa ulaşmakta bize Bagok arkadaş kadar yakındır.
2004 Şubat ayında, bir zorunluluktan dolayı köye gitmek zorunda kalmıştı. Düşman; Önderliğimizin çıkışında, halkımızın her serhıldanında ve genç bedenlerin her halaya duruşunda pusuya yatmıştı. Düşman yine pusudaydı. Kimi hedef alacağını iyi biliyordu. Yürekleri coşturan, mücadelenin tecrübelerini sağlam bir şekilde yerine getiren bir savaşçıyı ele geçirmek istiyordu. Ulaşamayınca ihanetçileri devreye sokacaktı. Ve Nusaybin’e bağlı Xıreb köyünün merkezinde kurulan pusuda, Bagok arkadaş şehit düşürüldü. İşte şehit düştüğü andan bu yana yapamadıklarını bir sorumluluk olarak alıyor ve gelecekte Bagok yürekli yoldaşlara emanet ediyoruz.
Silah Arkadaşlar