HAFTANİN ALANININ TÜM SAVAŞÇI VE KOMUTANLARINA!

Bu alana gelişim uzun bir zaman olmadı. Burayı çok sevdim. Burada doğa sanki her zaman benimle konuşuyor gibi. Bu bana çok güzel ve çekici geliyordu. Bunlardan daha önemlisi fedakarlık ruhu, arkadaşların dürüstlüğü bana daha büyük bir huzur veriyordu. Burada ölümle her zaman alay eden bayan erkek tüm arkadaşları çok sevdim. Buna rağmen nefret ettiğim, eleştirdiğim ve hep eleştirmeye devam edeceğim birçok şey var. Özellikle bazı kişilerdeki tereddüt, inançsızlık, şikâyetçilik, aşkın ve sevginin kirletilmesi, yani genelde geri kadın kişiliğinin tavırları, kendini beğenmiş feodal erkeklik, burada bir kez daha beni içten yaraladı.

Bazen kendimi ifade etme yöntemim ve üslubum sizi incitmiş olabilir, bu yüzden sizden özür diliyorum. Ama yine de geliştirici eleştirilerimin arkasında duruyorum. Eksik kalan eleştiri ve özeleştiri yaklaşımlarımıza yönelik eleştiriler, dedikodu kültürü, açık olmayan mücadele tarzı örgüt için bir dinamit gibidir. İnanıyorum ki her biriniz, her PKK’li kadro inançsızlık, kararsızlık ve ihanete karşı örgütsel yaşamın geliştirilmesi, korunması, yine insanın geliştirilmesi ve korunmasından kendini sorumlu görür. Eğer yerinde ve zamanında yaşamsal ve düşünsel bir emek verirsek başaramayacağımız ve sonuç alamayacağımız hiçbir şey yoktur. Çünkü tekrarlanan ve çözülemeyen örgüt yaşamının sorunlarının kaynağı, yine genelde Başkan Apo’nun özgürlüğüne ve Kürt sorununun çözümüne yönelik siyasi ve taktiksel eylemlerin tümden başarılamamasının temelinde, kadronun kendini sorumlu görmemesi ve partileşmemesi vardır. Yani hiyerarşik mantığımız örgütü koruma ve geliştirmeyi sadece küçük bir sınıfın ya da elit bir kesimin (yönetimin) görevi olarak görmektedir. Bunu söylediğim zaman sadece tek taraflı kadroyu ya da bireyi suçladığım anlamı çıkarılmasın. Çünkü kadro kadar örgütün de eksiklikleri ve zayıflıkları görülmektedir. Zaten her zaman temel formül (kişiliğin gelişimi örgütün gelişimidir tersi de doğru olmakla birlikte) ortaya çıkan sorunların, olay ve olguların ele alınmasında esas aldığım bir görüştür.

 

Bu temelde partileşmenin sırrı, kadronun başarısı sadece tek bir şeydir; o da örgütün tüm eksiklik ve yetmezliklerine rağmen örgüte karşı kendini sorumlu görmek ve kendini onun temel bir parçası olarak ele almak aynı zamanda da onu eleştirebilmek ve gelişimi için canı gönülden çalışma yapmaktır. Onun için her ne kadar zorlanma ve kırılmalar yaşasak da bu yaşamı ve örgütü kendi gözümüzden daha iyi korumalıyız. Çünkü bu örgüt, devletlerin ya da egemen sınıfın bir örgütü olmadığı gibi maddi ve manevi gücünü başka bir yerden alan bir örgüt de değildir. Bu örgüt, emekçi halkın alın terinden, binlerce yürekli ve sevdalı kız ve erkeklerin tatlı ve berrak kanından yaratılmıştır. Bu nedenle örgüte sahip çıkmak, halka ve şehitlere sahip çıkmaktır. Bu yaklaşıma sahip olan kişiler ahlâklı ve onurlu insanlardır. Bunun tersi ise ahlaksal bir çöküş ve büyük bir vicdansızlıktır. Bunun sonucu da Rezan ve Nujin gibi ihanete gidiyor.

Değerli yoldaşlar!

Bu eylemim sizi etkileyebilir ama sizden ricam duygusal bir temelde yaklaşmamanızdır. Benim için üzülmeyin. Çünkü 2006 yılı hamlesi hepimizden güçlü ve olağan üstü bir katılım istemektedir. Ben de bir kadro ve kadın militan olarak bu şekilde katılım göstermek ve hem dıştaki hem de içteki komplolara mesajımı vererek sesimi halkın eylemleriyle birleştirmek istiyorum. Derler ki “zaman keskin bir hançer gibidir. Sen onu kesmezsen o seni keser.” Hazırlık ve eğitim için bahara kadar fırsatınız var. Benden dolayı tek bir gün bile program ve çalışmalarınızı durdurmayın. Çünkü her biriniz kendinizi fedailik çizgisinde bahara hazırlıyorsunuz. Ben de sizden biriyim ve eğer şimdiden başarabilirsem doğal militanlık görevimi yerine getirmiş olurum. Bu dönemin eylemi çok yönlüdür. Fedailik sadece Zilan ve Sema yöntemiyle değildir, yaşam, kararlılık, öncü olmak, savaş taktiklerini uygulamak, ideolojik ve felsefik anlamak, dürüst yoldaşlık ilişkisi, tereddütsüz hedefe yönelmek, yaratıcılık ve kesin başarıya kilitlenmektir. Şunun inancındayım ki yoldaşlarım nasıl geçmiş süreçte bu gerçeğe sahip çıkmışlarsa şimdi de bütün yetersizliklerine rağmen bu gerçeğe sahip çıkacaklardır.  Ama şu da bir gerçek ki; biz kadro olarak geçmişte görevlerimizi tam olarak yerine getiremedik ve orta yolcu duruşumuzu aşamadık. Bundan dolayı bu eylemi gerçekleştirme kararlılığımdaki amaç, söylediklerimize yeniden anlam kazandırmak ve kendini tekrarlayan sorunlardan kurtulmaktır. Elbette hiç yetersizlik olmasın demiyorum ama tekrarlanması bir tehlikedir. Bu da kaynağını söylediklerimize inanmamak ve ikna olmamaktan almaktadır.

Eylemim her şeyden önce Başkan Apo ile yetersiz yoldaşlığımdan dolayı bir özeleştiridir. Apocu hareket içinde ve özelliklede kadın hareketi içinde zihin, vicdan ve ahlak devriminin geliştirilmesinde az da olsa rolümü oynamak istiyorum. Bu eylemimin güç kaynağını Başkan Apo’nun savunması ve PKK ruhunun yeniden doğuşundaki ilhamdan alıyorum. Aynı zamanda bu eylemim Başkan Apo’ya, halka ve harekete yönelik topyekun saldırı ve komploya karşıdır. PKK’nin marjinalleştirilmesi siyaseti ve Başkan Apo’suz Kürt sorununa çözüm yaklaşımının kabul edilmemesine dönük bir refleks olup, örgüt kadrosu ve Kürt militan kadınının direniş kültürünü yeniden göstermesidir.

Her arkadaş bu doğruları iyi bildiği için çok fazla uzatmak istemiyorum. Yalnız eksik kalan, bilinçle her zaman hissetmektir. Yani bildiğimiz ve yaptıklarımız arasındaki his köprüsünü güçlü kuramamaktır. Bunun için bildiğimiz şeyleri iyi uygulamıyoruz. Sonuç olarak son zamanlarda gerektiği kadar çalışma ve eğitimlere katılamadığım için özeleştirimi veriyor, sizlerden özür diliyorum. Yine hepinizi yürekten selamlıyor, tek tek kucaklıyorum. Unutmadan, özellikle aynı komisyonda bulunduğumuz arkadaşlardan da özrümü istiyorum. Ama onların da iyi bir şekilde çalışmalarında rollerini oynayacaklarına inanıyorum.

Selam ve saygılar

26.01.2006