Tarih Kürt halkının kahraman ve fedai bir halk olduğunu ispatlamıştır. Tüm inkâr siyaseti, Araplaştırma, Türkleştirme ve Farslaştırmaya karşı tüm yetersizlikleriyle birlikte halkımız kendini korumayı bilmiş ve tarihten silinmemiştir. İşgalci devletler her zaman “eğer siz Türkleşir, Farslaşır ve Araplaşırsanız, yurttaşlık ve bir yaşama hakkınız olur.” demişlerdir. Emperyalist devletler Kürtleri siyasi çıkarları için nasıl, ne zaman ve nerede bir maşa gibi kullanacakların ve oyunu başarıya götüreceklerini sürekli düşünüyorlar. Kürt egemen sınıfları ya da işbirlikçi kürtler de kendi dar parti, aile ve bireysel çıkarları için her zaman emekçi kür halkını satmak ve bunun üzerinden ticaret yapmak istemişlerdir. Kürt halkı öyle bir duruma gelmiştir ki, dünyanın hiçbir yerinde ve hiçbir tarihte onun gibi bir örnek görülmemiştir. Tecrit edilen ve yalnızlaştırılan bir halk olup, suçlu ve bozguncu bir kesim olarak görülmüştür. Bu durum 5000 yıldır yaşanmakta, bu duruma karşı da Kürt halkı binlerce savaş, kılıçtan geçirilme, ölme, kesilme, göç ettirilmeyle karşı ancak kendilerini koruyabilmiş ve 21.yy’a gelebilmişlerdir.
Başkan Apo, Kürdistan ulusal kurtuluş hareketi 30 yıldır bu duruma müdahale etmiş ve Kürt halkını mücadele edecek bir düzeye ulaştırmış ve yalnızca kendini savunma, öldürme ve kırdırılmayı bir kader olmaktan çıkarmıştır. Şimdi de tüm dünyaya çağrı yaparak bu trajedisine son vermek istemektedir. Kendine çözüm, barış ve demokrasi elinin uzatılmasını istemektedir. Ama ne insan haklarını koruma adına hareket ettiğini söyleyen güçler, ne de Kürdistan’ı işgal eden devletler barış eline cevap vermemekle kalmayıp sonuna kadar büyük bir vahşet, savaş ve baskıyla cevap vermekte, teslimiyet ve köleliği dayatmaktadırlar. Bu da uluslar arası komploya dahil olarak yeni bir konsept şeklinde sürmektedir. Bu yeni konseptin adı da bağımsız Kürt’ün iradesini kırma ve onursuzlaştırmadır. Kürt halkını inkar etmediklerini söylüyorlar, ama Başkan Apo’suz ve PKK’siz bir çözümü esas alıyorlar. Bir taraftan Başkan Apo’ya, gerillaya ve direnen halka saldırmakta, diğer yandan da kendine bağlı Kürtleri Ortadoğu projesinin merkezine koyarak kendilerine bağlı, devlet ve statülerin garantisi haline getirmek isteyişleri normal bir durum değildir.
Öyle görünüyor ki 2006 yılı çok sıcak geçecek. Düşman topyekûn bir savaş ilan etmiş ve bunu şimdiden uygulamaya koymuştur. Bu temelde biz de Kürt halkı olarak her yönüyle çok yönlü ve güçlü bir mücadele yürütmeliyiz. 2006 yılı sadece kendini koruma yılı değil, Kürt sorununda çözümü geliştirecek bir yıl olacaktır. Herkesin kendisini ve halkını koruma ve onur savaşında yer alması ve iş başına gitmesi şartıyla başarının teminatı elimizdedir. Bunun için her Kürt insanı, her aydın, her örgüt, bütün toplumsal sınıflar, bütün şehirler, köyler, kendine insanım ve kürdüm diyen herkes bu yılda eylem haritasına sahip olmalıdır. Bu haritanın yalnız ve yalnız amacı özgürlük ve başarı olmalıdır. Artık çaresizlik ve yenilgi değil, 21.yy.da öz mücadelemizle kaderimizi belirlemeliyiz. Uzak ve yakın zamanda üç temel noktayı eylem haritamızın dayanağı yapmalı ve bütün güç ve yeteneğimizi bu yolda harekete geçirmeliyiz.
Birincisi; Kürt halkı ve Kürt kadınları olarak Başkan Apo’nun özgürlüğü için “Başkan Apo’suz yaşam olmaz!” şiarı ile adım atmalı ve bu gerçeği bu slogan olmaktan çıkartılmalıdır. Bu nedenle her günümüz 15 Şubat 1999’daki gibi cesaretli ve anlamlı geçmeli, ama bilinçli ve örgütlenmiş olmalıdır. Çünkü gerçekten de 15 Şubat 1999’da Kürt halkının serhıldanları çok sıcaktı ve Kürt insanı şunu ispatladı ki Reber APO onları için vazgeçilmez bir gerçek, savaş ve barışın temel gerekçesidir. O yılın iradesinin Başkan Apo’ya yönelik komploya karşı bir kez daha yüreğimizde kendini yenileyeceğine, Önder Apo’nun koşullarını düzeltmede ciddi gelişmeler yaratacağına, çok yakın bir zamanda Reber APO’nun özgürlüğünün zeminini garantileyeceğine inanıyorum. Çünkü 15 Şubat 1999’da ki direniş ruhu tüm dünyayı sarsmıştır. Bu nedenle dünyanın dört bir yanındaki Kürtleri bu yılın 15 Şubatını da özgürlük mücadelesinin bir başlangıcı haline getirmeye çağırıyorum.
İkincisi; meşru savunma çizgisinde halkların birliğine zarar verilmemesi, kan dökülmemesinin hedeflenmesi için demokratik eylemler ve halk direnişiyle bir olarak tüm gençler -ister kadın, ister erkek olsun- hepsi birer gerilla gibi yönünü dağlara çevirmeli ve Şehirlerdeki misilleme hakkını sadece HPG’den beklememelidirler. Düşmanın, savaş isteyen ve Kürtlerin yok edilmesinde başrolde olan güçlerin maddi ve manevi kaynakları hedef alınmalıdır. Çünkü bunlar Kürtlerin katledilmesinde ve yok edilmesinde rol sahibidirler. Kürt gençleri ve kadınları nasıl ki, dün rollerini oynadıysalar bu gün de pasif eylem tarzını aşarak birer gerilla gibi şehirlerde büyük eylemler yapmanın fırsatını yaratıp, gerçekleştirmeleri gerekir. Çünkü bugün mücadele ve kararlılık günüdür. Yetersiz eylemler büyük bedeller ve hak etmediğimiz sonuçları kendisiyle getirecektir. Bunun için imkân var devlet bir sarsılma içindedir ve o kadar da güçlü değil. Eğer öz savunma temelinde eylem gerçekleştirirsek devlet çaresiz kalacak ve İmralı’yı çözüm muhatabı yapmak ve Kürtlere barış eline uzatmak zorunda kalacaktır. Eğer bu gerçekleşirse Kürt kadının ve gençlerinin barışa dair istemleri anlam bulacaktır. Çünkü barış ve çözüm büyük bedeller ister.
Halkın eylem haritasında üçüncü dayanak da; Kürdistan Konfederalizm sisteminin örgütlendirilip, geliştirilmesidir. Bu yönlü Başkan Apo sürekli sorumlu kurum ve kuruluşların ağır hareket etmesini eleştirmektedir. Şehitlere cevap vermenin, halkın yıllarca yürüttüğü mücadele emek ve değerlerine aynı zamanda Başkan Apo’ya bağlılığın temel ölçüsü Konfederalizm sisteminin kurulmasıdır. Çünkü Demokratik Konfederalizm demokratik çözüm yolu olup, Kürt halkının kendi öz yönetiminin sistemidir. Eğer bu sistemi iyi anlayıp alttan üste doğru örgütlenmesini sağlarsak o zaman hiçbir zaman devletleşmeye ihtiyaç duymayacağız. Dil, kültür ve kimlik haklarımızı elde etmeyi devletten değil, kendimizden bekleyeceğiz. Bu çerçevede askeri, siyasi ve örgütsel olarak büyük bir katılım gerekmektedir. Çok yakın bir zamanda Kürt halkının özgürlüğünün doğuşunun gerçekleşeceğine inanıyorum. Nasıl ki ulusal diriliş devrimi süreci başarıldıysa, bugünde çaba ve irademizle demokratik çözüm süreciyle başarı elde edilerek ulusal trajediye son verilecektir. Bende sizin bir çocuğunuz olarak eylemlerinize katılmak ve siz değerli ve fedakâr halkıma borcumu ödemek istiyorum. Kürdistan kutsal dağlarında düşmanın halk ve gerilla arasında yarattığı zorlukları aşarak kışın soğuğunu yenerek ateşli bir eylemle gerilla dürüstlük ve bağlılığını göstermek istiyorum. Aynı zamanda bu müjdeyi ve mesajı vermek istiyorum ki, tüm eksikliklerimize rağmen içimde zerre kadar PKK ve Kürtlük ruhu, fikri bende olana dek Sema ve Serdar ARI gibi irade ve inançla kendimizi feda etmeye hazırız. Barış ve özgürlük dolu bir yaşam için zaferin çok uzak olmadığını düşünüyorum. Eğer uzak da olsa zaman, hiçbir şekilde mücadele inanç ve irademizi kıramaz. Son olarak da sizin gibi bir halkın çocuğu olmaktan mutluluk duyduğumu belirtiyorum.